Ufuk Akbal 5 yaşlarında, Kumburgaz'da mutlu günlerindeyken... |
Sixteen Horsepower’ın “Flutter” şarkısı eşliğinde okuyunuz.
I.
İlişmelidir.
Çünkü Ufuk Akbal bir Türk entelektüeli olamayacak kadar nazenin, bir Yalçın Küçük serçe parmağı kadar kırılgan ve Ferdi Özbeğen misali duygusal bir şahsiyettir. Ufuk Akbal’ı en iyi onun mizahıyla tanışanlar bilir.
II.
Ufuk Akbal, Türk entelijansiyasına atılmış beklenmedik bir röveşatadır.
Çünkü o, geç dönem Türk aydını gibi Foucault’yu yüceltme gereği duymaz, ondan yalnızca esinlenir; esinlendiği yerlerin de hakkını verir. Baudrillard gibi bir devlet memurunun çocuğu olarak doğmuştur ya da yalnızca atılmıştır bu dünyaya. Baudrillard'dan farkı; kendiyle giriştiği kavgayı bir miktar abartmasıdır ve elbette Türkiye topraklarında avama rağmen havas olmaya çabalamamasıdır. Böyle bir iddia aklından dahi geçmez.
III.
Ufuk Akbal, üslupçudur. Çünkü, bizim aklımızdan geçen kelimeler, onun yüreğinden geçer.
IV.
Ufuk Akbal şairdir.
Bildiğiniz manada değil, Salinger’ın kastettiği anlamda. Yazdığı şiir bir anti-metin, bir anti-şiir olduğu halde şeksiz şüphesiz şiirdir.
V.
Ufuk Akbal, yaşayarak bir Türkiye teorisyenidir.
Türkiye’ye rağmen sosyoloji tahsil etmiştir.
VI.
Motivasyon diye bir şeyin var olmadığına inanır. İyimserliği sever. 145T ile seyahat eder, 3.90 tl, oh, mis. Bir iki dilim çavdar ekmeği, dört adet yeşil zeytin, kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir ve iki bardak demli sağcı çayı. Melankoliktir.
Askerde, Yasunari Kavabata okumuştur.
VII.
Ufuk Akbal, ekmek parası için ilaç mümessilliği ve emlakçılık yapmıştır. İkisini de becerememiş, bu iki meslekten geriye kendisinde bir miktar sinir, bir miktar sabır dozu kalmıştır. Rivayet odur ki; bir sabah, poğaça ve çaydan ibaret kahvaltısını müteakip ayağa kalkmış ve emlakçının camından Beşiktaş’ın gökyüzüne bakarak şöyle demiştir: “Hepimiz emlakçıyız.”
VIII.
Gastronomi bilir. Sinemadan değil futboldan yanadır. Profesyonel bir PES 6 kullanıcısıdır. Altı yıldır yaptığı yamalarla, PES 6’yı modifiye ederek şahlandıran adamdır.
IX.
Ufuk Akbal’ın yazıları ‘marine edilmiş’ izlenimi verir, oysa çalakalemdir. Şiirleri yalnızca ironiden ibaret gibidir, oysa biraz tütün kolonyası hepimizin yalnızlığına iyi gelecektir. Fıkıh ilmi onunla kendine yepyeni bir anlam alanı açmıştır.
X.
Doğurtma yöntemi olarak küfürleşmeyi yeğlemekte ve salık vermektedir. Zaten o tercih etmez, yeğler; tavsiye etmez, salık verir.
XI.
Beylikdüzü’nden Suriçi’ne, yani babaevine seyirttiği günlerde, bir süreliğine bütün saatler 19.00’u gösterir. O sırada insanlar koşarak metropolleri terk etmelidir. Çünkü Ufuk Akbal tam o saatlerde keçi otlatmaya çıkmıştır.
XII.
Dişçilerin Hürriyet gazetesi okuması hepimiz gibi Ufuk Akbal’ı da şaşırtmaz. Bir zaman geçirme aracı olarak gazete. Bir kendini dinleme biçimi olarak yürüme. Ve bir yalnızlığı hissetme aracı olarak kederlenme.
XIII.
Ufuk Akbal tersine çevrilebilir, tersten de okunabilir; bundan gocunacağa benzemez: Ufuk Akbal ya da Akbal Ufuk.
XIV.
Şehremini Parkı’ndan süzülerek Asım’da iki kır pidesi atılacak, Nev Texas es geçilerek oradan doğru İkinci Adres, üst kat. Şunları da unutmamalı: Kızılelma Caddesi’ndeki Murat Pasta Fırını ve aynı cadde üstündeki meşhur goralıcı. Sonra Cihan Derya Balıkçısı. Bir zamanlar işte bu koordinat üzredir.
XV.
Elbet bizim de başkalarına imrenmeden şiir yazacağımız günler gelecektir.
XVI.
Ufuk Akbal halen sokaklarda yürüyor, sağa sola bakınıp Citibank ATM’si arıyorsa, işsiz ve parasız kaldığında çaktırmadan önünden geçtiği lokantaların camında ‘komi aranıyor’ ilanlarına göz kırpıyor, Şirinevler’de biranın üstüne iki yarım kokoreç çakıyorsa bu dünya elbet yaşanacak demektir.
XVII.
Gündelik hayatın ilmini bilir. Yerli düşüncenin müdavimidir. Başucu kitabı, Dr. Haluk Saçaklı’nın Sağlıklı Yiyerek Zayıflayalım’ıdır.
XVIII.
Ufuk Akbal kimi zaman Ufuk Akbal’a dahil değildir.
XIX.
Sevgilisinin teri gül gibi kokanlarla kalbini attıran şeye biz edebiyat deriz!
XX.
Yiyorsa gidin, adresi Beykent!