18 Şubat 2013 Pazartesi

Sonra, Doğdum



sonra, doğdum
doğmak benim için değildi

sonra, doğdum
olmadı hiçbir şey
ne tufandan kalma bir su birikintisi
ne yıkıntılar arasında babil kulesi
kırılan ve o ezilen büyük tanrı aramızdaki

sonra, doğdum
bir hançer baştan başa yardı kalbimi

sonra, doğdum
bir avuç toprak aldım elime
buna insan dedim
toprağı savurdu rüzgâr, dağıttı etrafa
iki adım attım ve durdum
ardıma bakakaldım
göğün altında bir şey vardı
buna yeryüzü dedim

sonra, doğdum
otomobiller sağlı sollu dizilmişti
korna sesleri, küfürler, söylenmeler
insanın bir şey olma endişesi

sonra, doğdum
ben sevdiğim için vardı onlar, kadınlar
üstlerinde hep bir kırmızı entari
etrafımda dolanıp durdular
elimi uzatınca yok, göğe baktığımda vardılar
içimi yakana kadar yok
etimi kıstırana kadar vardılar

sonra, doğdum
ardımda ve önümde iki dut ağacı vardı
silkeledim, silkeledim, silkindim
dilimin bilgisi ağaçtan geçti
bugünlerde ben burda değildim

sonra, doğdum
eğri adımlarla eşyanın tabiatını bildim
tanrım ne büyük söz ettim:
ağacın gürültüsünü öğrendim
pencerenin hızını
denizin göğe ağmasını
bir elimle doğduğum yeri işaret ettim
diğeriyle ileriyi
ikisinin arasına ufuk çizgisi dedim

sonra, doğdum
ben yokmuşum gibiydi dünya
hayatın içinde bir kovuk buldum
bunca zaman yaşadım
işte öyle…
kederden ve kaderden çok söz ettim

sonra, doğdum
öylesine bir yerde
yıldızlar döküldü üzerime
kar tipiye döndü birden
ne dilinizi öğrenebildim bunca zaman
ne sözcüklerim kulaklarınıza değdi
beni anlatan söz çok önceden söylendi
bendim yeryüzünün kederi

sonra, doğdum
doğumumla tekrar ispatladım tanrıyı

sonra, doğdum
bilemedim nedenini
kalubelada aklıma fısıldadılar seni
elbette kırmızı bir entari

sonra, doğdum
evime girerken
gölgemi buyur ettim önden

sonra, doğdum
aşk bana dokunmadan yanımdan geçti

sonra, doğdum
kundağım ve kefenim aynı kumaştan biçildi



Yavuz Türk - 2010
yeniyazı 10